Çığlık
Çıkıp bağırmak istiyorum, avazım çıktığı kadar, gene içeri alırlar diyerek korkuyorum. Korkmak ayıpmı, ayıp, erkek adam korkarmı, korkar tabi, Zebani’ler insanmı sanki, uzaylı adamlar var hani, insan kılığında, onlar gibiler. Bakıyorsun senin gibi, yok Ayla, onlar senin gibi olamazlar, sen sevgi dolusun, olsa olsa benim gibi. Gene olmadı işte, benim gibi olsalar, ben onlar gibi olurum. Onlar nedir acaba? Ayla’da bana hep, Ali Rıza diyor, ama o kim? Beni eski bir sevgilisi ilemi karıştırıyor.”
Biraz düşündü, gözlerine baktı uzunca, tedirgin bakışlarını yakaladı Ayla’nın, ”benden çok korkuyor, neden acaba, Zebaniler’in elindeyken bile insana kıyamaz, döv dediklerinde, o gencecik insanlara vurmazdım, kapanırdım içime, azmı dayak yedim Zebani’lerden. Ben nasıl kıyarım sana Ayla.”
Ayla, ellerinden tuttu Ali Rıza’nın, gözlerine gülümseyerek baktı. ”Yine ne düşünüyorsun bir tanem, dalgınsın, benimle sohbet etmek istermisin.” Gülümseyerek uzandı, sıcacık bir öpücük kondurdu dudağına. ”Bende acılar yaşadım, senin gibi, evliliğimin ilk günlerinde yaşadıklarım.” Umursamadı anılarını, ”şu an Ali Rıza var, o bana muhtaç bir çocuk gibi. Delimi acaba, bazen çok akıllı birisi gibi davranıyor, tuhaf birisi bana göre. Hepsi bu, bu mu acaba. Kocamla ilk bir araya geldiğimde, küçük bir kız çocuğu gibiydim sanki.”
Adamın bakışlarında sıcaklığı gördü, seni seviyorum der gibiydi bakışları. İçinin ısındığını hissetti, aralarında oluşan bu sessiz dünya, ikisini de rahatsız etmiyordu. Yinede konuşmak gereği duydu. Avuçlarına aldığı ellerini öptü.
Canım, rahatmısın, o kadar uzak oluyorsun ki bazen, seni rahatsız etmemek için, suskun kalmayı tercih ediyorum. Sakın yanlış anlama, oldumu canım. Adamın cevap vermediğini görmesine rağmen, konuşmaya devam etmek isteği ile tutuştuğunu hissetti. ”Belki konuşursam, oda benimle konuşur, anlat acılarını.” Birden korktu, ”ya kızarda bana, çekip gitmek isterse, bir daha ben onu nasıl bulurum? Nasıl katlanırım yokluğuna, onsuz ben nasıl yaşarım? Gidermi dersin!”
Kendisinde başlayan yürek sancısına şaşırdı. İçinin acıması, çocukluk günlerine götürdü kendini. Babası ile annesi ayrılmışlar ve geride kendisi kalmıştı. İki ayrı insanın, kimin daha çok sevdiklerini gösterdikleri yarışta, sevgisiz geçen günler. Sevgilerini gösterecekleri çocukları dünyaya gelince, unutulmuşluğa bırakıp Ayla’yı, bebekleri ve anneannesinin hüzün dolu yalnızlığında, ayda bire düşen ziyaretlerde hatırlamışlardı varlığını. Unutulmak değil, önemsenmemek acıtmıştı içini.
Genç kızlık döneminin, yalnızlığını paylaştığı Erhan’sa, üniversite’de sıra arkadaşı ve sırdaşıydı, ancak evleninceye kadar. Daha sonraki insan yabancıydı sanki, hiç tanımadığı, yabancısı bir insan, insanmıydı acaba. Evlendiğimiz günden beri değişim korkunçtu, o insancıl ve yumuşak erkek yerini, despot ve baskıcı erkeğe bırakmıştı. Tüm yaşamının sınırlanması yetmez gibi, her an kontrol altında tutulan, her hareketinde hesap vermek zorunda kaldığı ve kendisinin kararı olmayan, kararlara uymak zorunda kalmış ve buna sadece bir yıl dayana bilmişti.
Sonrası tam bir kabus, boşanma için mahkemeler, darmadağınık anıları saçarak ortaya, kimin haklı olduğunun düellosunun yaşandığı, avukatlar savaşının ortasında yaşanan hüzünler. Ve her şey dağılmıştı bir kez daha, tekrar yaşama tutunması üç yılını almıştı. Bu yaşadığı acı tecrübeden sonra, babasını kayp ettiği günlerden kalma güvensizlik duygusu, tüm insanlara güvensizliğe dönüşmüştü. Ve ilk defa bir insana güveniyordu, Ali Rıza’ya.
”Sana neden güveniyorum ki, her an bırakıp gide bilirsin, sana güvenmek aptallık, ama ben sana güveniyorum. Bu güven duygusu nereden geliyor, belkide senin çocuksu tavrın, çaresizliğin, bana muhtaçlığın, bensiz yaşamayacağına olan inancım. Sahi, bensiz bu güne kadar yaşadın, bundan sonra da yaşarsın, yaşarmısın!” Birden başını kaldırarak adama baktı. Bakışlarında ki kararlılık, o an adamı korkutunca, elini tutarak gülümsedi.
Canım, kimsin sen, bana anlatmak istermisin! Adamın korkular dolu bakışlarından korktu, erkeğin birden ağlamaya başladığını görerek şaşkınlığı çoğaldı. Neden ağlıyorsun güzelim, ne oldu ki, ben sana sadece kimliğini sordum. Ağlamanın nedeni ne? ”Acaba evlimi, yoksa bu, o terörist denilenlerden mi? Üf ya, seni seviyorum işte, kim olursan ol, ne olursan ol güzelim!” Yavaşça yanına çekerek, göğsüne yasladı başını, küçük bir çocuğu sever gibi saçlarını okşadı, saçlarının okşanmasını istediği gibi.
Adamsa düşünüyordu, ağlarken. ”ben kimim acaba? Ben ne diyeceğim şimdi Ayla’ya, bir hesap numaram var ve param bitince bankaya gidiyorum, oraya para gelmişse çekiyor ve şehirden şehire dolaşıyorum. Kim sana para yoluyor derse, ne derim ki ona? Sahi, bu parayı kim yolluyor bana! Zebaniler’mi, yoksa başkası mı? Anlat artık, anlat ve rahatla!” Ağlamasının durduğunu fark ederek, şaşkınlıkla baktı Ayla’ya. Bazı anılar canlandı bir an ve tekrar sislerin içine gömüldüler. ”Yine başım çatlar gibi ağrıyacak, ne olur başlamasın, nefret ediyorum bu ağrılardan. Şimdi değil! Allah aşkına, şimdi değil!”
Daha sıkıca sarıldı, bir an nefesi kesilsede Ayla’nın, suskunca saçlarını okşamaya devam etti dahada sıktı ve o an panikle bağırınca, adamın aniden bırakarak, geriye doğru sıçradığını gördü. Canını mı acıttım, ne olur affet beni, sana acı vermek istemedim? Adamın tekrar ağladığını görerek, içinin parçalandığını hissetti. Adam tekrar. Ne olur affet beni! Adam gelerek ellerini öpmeye başladı. Fark etmeden kendisinin ağladığını görerek, adamı tekrar yanına çekti ve saçlarını okşadı. Geçti canım, geçti artık. Adam birden elini tutarak karşısına oturttu ve birden konuşmaya başladı.
Ben Kuleli Askeri lisesini ve daha sonra harp okulunu bitirdim, güneydoğuda görevliydim, orada ben… Durdu ve sessizlik uzadı, adamın gözbebeklerinde korku büyüdü. Avuçlarına batmaktaydı tırnakları, palet ve kurşun sesleri çoğaldı, çoğaldı ve tüm odayı doldurdu. Çığlık sesleri yankılandı ve çığlığı düğümlendi boğazına. Gözlerindeki çağlayan akmaya başladı ve bir ses yankılandı kulaklarında.
Buradaki yaşadıklarını anlatırsan, dünyanın öbür ucunda olsan bile, gelir seni buluruz. Yok ederiz seni, sakın unutma.
0 Yorum:
Yorum Gönder
Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]
<< Ana Sayfa