Genel Kültür Bilim Kültür & Sanat

21 Mart 2009 Cumartesi

Fransada Göçmen Türkler

Türklerin Fransa’ya ilgisi Osmanlı İmparatorluğu döneminde başlasada yerleşmeleri diğer Avrupa ülkelerine göre daha geç başlıyor. Tarih kitapları 1.Dünya Savaşı sırasında Fransa’da yaşayan ve ajanlık yapabilecekleri gerekçesi ile yıllarca toplama kamplarında tutulan Osmanlı vatandaşlarından bahsediyor.
Fransa’ya asıl göç Almanya’dan sonra yaşanıyor. Batı Avrupa’ya ve özellikle de Almanya’ya başlayan işçi göçü ile 1965’de Fransa’da 7.500 dolayında Türk vatandaşının yaşadığı tahmin ediliyor. 1965’te Fransa ile Türkiye arasında ilk resmi iş gücü gönderiminin imzalanması ile artan göç 1970’li yıllarda hızlanıyor. 1968 ile 1972 yılları arasında Türklerin sayısının 50 bini aştığı; 1980’lerin başlarında ise bu rakamın 125 bine ulaştığı gözleniyor.
Fransa’da yaşayan Türk popülasyonunun artmasını sağlayan en önemli faktörler, 1980’lerden sonra işçi ailelerin gelmesi, 90’lardaki iltica dalgası ve sonrasında evlilikle sağlanan aile birleşimleri oldu. Bugün ülke genelinde 500 bin dolayında Türk vatandaşının yaşadığı tahmin ediliyor. Artık üçüncü jenerasyondan söz edilebilecek Türkler başta başkent Paris olmak üzere Lyon, Marsilya ve diğer bölgelerde dağınık biçimde bulunuyor. Türkiyeli göçmenler bugün, Fas ve Cezayirli göçmenlerden sonra en kalabalık etnik grup.
Çeşitli kaynaklara göre Fransa’da ilk, orta ve liseye giden, Türk öğrenci sayısı 80 bin civarında. Bunun 55 bininin ilkokul, 35 bininin ise ortaokul ve liselerde olduğu sanılırken yaklaşık 15 bin öğrenci okul saatleri dışında haftada 1-2 saat Türkçe dersi görüyor. Hafta sonu okulları ve örgün eğitim kurumlarında 70’e yakın öğretmenle Türkçe eğitim veriliyor.
Türkiyen’nin Paris’teki Başkonsolosluğunun yanısıra Strasbourg, Lyon ve Marsilya’da olmak üzere 4 konsolosluğu bulunuyor.THY Paris-İstanbul arası günde 3 sefer düzenlerken, Lyon ve Nice gibi Türklerin yoğun yaşadığı kentlere de uçuşlar gerçekleştiriyor. Strasbourg seferlerini bir süre önce sona erdiren THY’nin yanısıra Air France’ın da İstanbul’a günlük uçuşları bulunuyor.
Fransa’da yaşayan Türkiyeli göçmenler ülkenin farklı bölgelerinde dağınık biçimde yaşasalar da, inanç ve kültürel beraberliği sağlamaya yönelik oluşumlar kurmaya çalışmış.
Ülke genelindeki 32 Alevi Kültür Merkezi’nin katılımı ile kurulan Fransa Alevi Birlikleri Federasyonu (FUAF) bu kurumlardan birisi. Fransa’da 150 bin Alevi’nin yaşadığını kaydeden federasyona göre, bu göçmenlerin yaklaşık yüzde 80’i Fransız vatandaşı. Birliğin Başkanı Durak Arslan, düzenli periyodlarla toplantı, konferans, panel, eğlence geceleri ve anma etkinliklerini gerçekleştirdiklerini söylüyor. Alevilik felsefesini sindirmiş bireylerin daha ilerici bir yapıya sahip olacaklarını savunan Arslan, sürgünde yozlaşma ile karşı karşıya kalan gençlere yardımcı olmak için faaliyetlerde bulunduklarını dile getiriyor. Alevi kültürünün korunması ve gelecek nesillere doğru bir şekilde aktarılması için yoğun çalışmalar gerçekleştirdiklerini belirten FUAF Başkanı, birliklerine katılımın her geçen gün arttığını belirtiyor.
Yaklaşık 6 milyon Müslümanın yaşadığı Fransa’da Diyanet İşleri Başkanlığı’da ‘Diyanet İşleri Türk-İslam Birliği’ (Fransa DİTİB) adı ile kurulan bir vakıfla faaliyet gösteriyor. 1986 yılından bu yana faaliyet gösteren vakfın kendine ait bir binası bulunuyor.Fransa’nın ilk camisi olan Büyük Paris Camisi’nin yanısıra apartman katları ve bodrumlarda bulunan irili ufaklı yüzlerce mescidin küçük bir kısmı Türkiyeli cemaat ve gruplara ait.
İşçi olarak çalışanların oranı yüksek
Fransa’da yaşayan Türkiyeli gurbetçiler arasında döner ve market gibi işyeri işletmeciliği diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi çok yaygın değil. Bu ülkede yaşayan gurbetçiler arasında fabrika ve inşaatlarda çalışanların oranı bir hayli yüksek.
1965’te iş gücü anlaşması ile Fransa’ya gelmeye başlayan Türkiyeli göçmenler 80’li yıllarda yoğun olarak tekstil sektöründe çalışıyor. İngiltere’dekine benzer biçimde, fabrikaların kapanmaya başlamasından sonra, başka iş alanlarına yönelmeye başlayan göçmenlerin önemli bir bölümü hala fabrikalarda işçi olarak çalışıyor. Ayrıca inşaat ve ormancılık gibi sektörlerde ciddi bir Türkiyeli işçi yoğunluğu bulunuyor.
Son yıllarda restoran ve döner salonu işleten girişimcilerin sayısının artmaya başladığı gözleniyor. Bu tür işletmelere daha çok Almanya’da kurulu döner imalatçıları tedarikçilik yaparken, az sayıda imalatçı fabrika da bulunuyor.
Fransaya Fransız kalmak
Fransa’da doğup büyüyen gençleri dışında tutarsak, Türkiyeli göçmenlerin en büyük sorunlarından birisinin, diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi dil sorunu olduğu gözleniyor. Fransızcayı öğrenmede büyük zorluklar yaşandığı gözleniyor. Rouen Üniversitesi öğretim görevlisi Doç. Dr. Mehmet Ali Akıncı, 2007 yılında Ankara’da sunduğu bir raporda, gurbetçilerimizin kapalı bir toplum olma özelliği sergilediği görüşüne yer veriyor. Resmi istatistiklere göre ikinci kuşak genç kızların yüzde 98’i, erkeklerin yüzde 92’sinin Türkiye’den bir eşle evlendiğine dikkat çeken Akıncı, böylece Türkiye’den gelen eşler sayesinde Türkçenin aile içinde erozyona uğramasının önüne geçildiği gibi güçlenmesinin de önünün açıldığını dile getiriyorAilelerin yüzde 97’sinin çanak antenle Türkiye’yi seyrettiğini, eskiden iki veya üç yılda bir tatile gidilirken, şimdilerde yılda iki defa Türkiye’ye gelip giden ailelerin sayısı girerek çoğaldığı kaydedilen raporda şu görüşlere yer veriliyor. ‘ Fransız sosyologlarına göre Türkler içine kapanık, dış dünya ile pek ilişkisi olmayan bir toplum olarak kabul ediliyor. Tüm bu etkenler göz önünde bulundurulduğunda ortaya çıkan sonuç ise Fransa’da Türkçenin aile içinde sönmesi veya erozyona uğraması bir yana aksine mevcut gücünü koruduğudur. Son yıllarda yapılan araştırmaların ilgi odağı olan Türk çocukları, aile içi Türkçe konuşmayı buna karşılık çoğunlukla kardeşler arasında ve akranlarıyla Fransızca konuşmayı tercih etmektedirler.’
Fransa’daki göçmenlerin dil olgusunda olduğu türden entegrasyon sorunu yaşamaları Fransa’nın yabancılara karşı politikasında sertleşmeye yol açıyor. İngiltere gibi diğer AB ülkelerinde de uygulamaya konulan yeni bir yasa ile aile birleşimi yasası ile, Fransa’ya gelmek isteyenler, önce yaşadıkları ülkelerde Fransızca öğrenecek, daha sonra Fransızca testine tabi tutulacak. Fransızca testinde başarılı olmal, Fransa’ya giriş vizesinde belirleyici olacak. 1 Aralık tarihinden itibaren uygulanacak yasa, Fransa’ya gelmek isteyen adayların, dil kursu ve testi dışında, yurttaşlık dersi gibi eğitimlere tabi tutulmalarını öngörüyor. Sivil toplum kuruluşları söz konusu uygulamaya tepjki gösterse de, hükümet bu yolla göçmen sayısını azaltmayı hedefliyor.
Başkonsolostan gurbetçilere çağrı
Türkiyeli göçmenler Almanya dışındaki Avrupa ülkelerinde olduğu gibi Fransa’da seçimlere fazla ilgi göstermiyorlar. Başta konsolosluklar olmak üzere dernek ve çeşitli toplum kurumlarının çalışmalarına karşın, Fransız vatandaşı olan Türklerin büyük bir bölümü seçmen kütüklerine kayıtlı değil. Öte yandan Mart ayında yapılan yerel seçimlerde 45 dolayında Türkiyeli göçmen belediye meclislerine seçilme başarısı göstermiş.
Türk vatandaşlarının seçimlere katılımının daha fazla olması gerektiğini vurgulayan Paris Başkonsolosu Hakan Aytek ise, seçmen kütüklerine kaydolan vatandaşların, nüfusu yarım milyonu aşan Türk toplumunun etkili biçimde temsilini sağlayacağını belirtiyor.
2007 yılında Paris’teki görevine başlayan Hakan Aytek, Türk göçmenlere yönelik eğitici çalışmalara ağırlık verdiklerini belirtiyor. Vatandaşlarda seçmen bilincinin oluşturulmasının yanısıra, aile ve çocuklara yönelik eğitimler de organize eden Başkonsolosluk, Türkçe seminerlerle binlerce gurbetçiye ulaşıyor. Türk göçmenlerin dil ve entegrasyon sorununa dikkat çeken Başkonsolos Aytek, yetişmeye başlayan üçüncü jenerasyonun bu sorunları daha az yaşadığını ifade ediyor.
Öte yandan 38 kişi ile hizmet veren Paris Başkonsolosluğu, uzun yıllardır sıkıntısı çekilen eski binasından taşınarak yeni ve modern binasına taşındı. Başkonsolos Hakan Aytek’in göreve atandığından bu yana alınması için yoğun çaba harcadığı yeni konsolosluk binası çok önemli bir ihtiyaca karşılık veriyor. Yaz aylarında günde 500 kişiye hizmet veren konsolosluk binasında geniş bankolardan konferans salonlarına her şey daha hızlı ve rahat hizmet verilmesini kolaylaştırıyor.
Türk ekonomisinde Fransız sermayesinin payı
Fransa ve Türkiye arasındaki ticari ilişkiler istikrarlı bir biçimde seyrediyor. 2007’de 13,8 milyar dolar seviyesinde gerçekleşen ticaret hacmi, global krize karşın 2008 yılında da azalmadan devam ediyor. Fransa’ya yapılan ihracat, 2007 yılında 5,9 milyar dolar olurken, bu yılın ilk 11 ayında 5,882 milyar dolara ulaşmış.
Fransız şirketlerinin Türkiye’ye ilgisi hemen her sektörde gözleniyor. Otomobil, elektrik, elektronik, çimento, eczacılık, finans ve ticaret sektöründe yoğunlaşan 700’ü aşkın şirket, 40 bin dolayında Türk vatandaşına istihdam olanağı sağlıyor. Türkiye’nin en büyük ilk 500 şirketi içinde 6 Fransız sermayeli şirket olan, Renault, Primagaz, Valeo, Alcatel, Lafarge ve Schneinder Electric bulunuyor. Otomotiv sektöründe, 1969’dan beri OYAK ile ortak faaliyette bulunan Renault’un Batı Avrupa dışında en yüksek otomobil kapasitesine sahip fabrikası Türkiye’de bulunuyor. Türkiye’de perakendeciliğin en büyük firmalarından birisi olan Carrefour, Türkiye’de ilk mağazasını 1993 yılında açtı ve 1996 yılında Sabancı Grubu ile işbirliği yaparak CarrefourSA ismini aldı.
Buna karşılık Türk şirketlerinde Fransa’da kayda değer yatırımları mevcut; Sabancı’nın bir yan kuruluşu olan TEMSA, 1998 yılından beri Fransa’daki pazarın yüzde 10’unu elinde bulunduruyor. Yine Zorlu Tekstil, Fransa’da ev tekstili alanında üretim yapan Bel Air adlı bir şirketi ile sektörün yüzde 50’sinden fazlasına hakim. Uzun süredir bu ülkede yaşayan Türkiyeli göçmen Ethem Üster, Universal Textile Global firması ile Fransa’daki en etkin giyim üreticilerinden birisi.
Yaklaşık 125 yıldır İstanbul’da faaliyet gösteren Türk-Fransız Ticaret Derneği’nin 450 dolayında üyesi bulunuyor.

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa