kildaniler4
Bu köylerden, her biri 20 ile 50 haneli, hatta bir kısmı 50 hanenin üzerindedir. Ancak hemen hepsi birer viraneye dönüşmüş, evlerin büyük kısmı yıkılmış ve boşalmış. Bunlardan Şahsımê’de 1, Şımzêde 9 ve Feqira’da 4 aile kalmış. Diğerleri ata topraklarını terk etmek zorunda kalmış. Büyük bir kısmı Avrupa’nın çeşitli ülkelerine yerleşmiş. Bölgedeki diğer köylerin durumu bunlardan pek farklı değilmiş. Kalanlar genellikle yaşlı kişilermiş. Bir zamanların yaşayan, canlı, her şeye rağmen yaşam dolu köylerin sokaklarında birkaç yaşlının dışında in cin top oynuyor. Geriye kalanlarla sohbet ettiğinizde, yüzyıllarca yapılan haksızlık zülüm ve baskıların izlerini yüz ifadelerinde, davranışlarında bulmak mümkün. Tedirgin, kuşkulu, güvensiz ve dargındılar. Bir zamanlar yaşamsal ihtiyaçlarını karşılamak için şehir merkezlerine giremediklerini hüzünle anlatıyorlardı. Birçok kez linçle karşı karşıya kaldıklarını, tartaklandıklarını, küfür ve hakarete uğradıklarını anlattılar. Bugün bile besledikleri hayvanları, ürettikleri ürünleri serbestçe pazara götürme imkanları yok. Müslümanlar “haramdır” diye almıyorlar,(Öte yandan aynı Müslümanlar pek çok araç gereç ve gıda maddesinin ithal olanına ilgi gösteriyor.) besledikleri hayvanların etini yemiyorlar. Pazar yerlerine, şehir merkezlerine bile sokulmuyorlar. Hala var mı, bu tür uygulamalar, diye sorduğumuzda: “Eskisi kadar olmasa da devam ettiğini” söylüyorlardı.
Bunları dinlerken Batmanlı kadim dostum Heybet’ten duyduğum şu hikayeyi hatırladım:
0 Yorum:
Yorum Gönder
Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]
<< Ana Sayfa